"Kimi gün dünya haritasını gözümün önüne getiriyorum, sonra da üzerine seni uzatıp düşünüyorum: Bu dünyada benim ayakta kalabileceğim alanlar senin haritada vücudunun örtemediği yerler."
Stefan Zweig
"İçindeki her şey susmuş, yüreğinin bütün yaratıcı müziği anahtarı kaybolmuş bir müzik kutusu misali ölmüştü."
Jack London
"Yenilgiyi peşinen kabul etmek demek, yarı yarıya yenilmek demektir."
Fyodor Dostoyevski
"İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur."
Nikolay Gogol
"Hayat dediğimiz ne? Acıların yer aldığı bir vadi. Dünya dediğimiz? Duygusuz insanlar kalabalığı."
Annesi ve babasıyla birlikte Alaska'da yaşayan Mark Andersen yalnız bir çocuktur. Ağabeyinin trajik ölümünün ardından iyice içine kapanmıştır. Bir zaman sonra Mark, kendine Ben adında bir arkadaş bulur. Ben, kimselerin korkusundan yanına yanaşmayacağı, heybetli bir bozayıdır. Mark, küçük bir kulübeye zincirlenmiş olan Ben'i okul çıkışlarında görmeye gider; ona yemek götürür, onunla konuşur, onu zincirinden tutup yürüyüşe çıkartır. Ve kısa sürede görenleri hayrete düşüren bir dostluk doğar aralarında. Ama çok geçmeden bu dostlu Çünkü Ben'i kasabada istemeyenler de vardır.