"Kimi gün dünya haritasını gözümün önüne getiriyorum, sonra da üzerine seni uzatıp düşünüyorum: Bu dünyada benim ayakta kalabileceğim alanlar senin haritada vücudunun örtemediği yerler."
Stefan Zweig
"İçindeki her şey susmuş, yüreğinin bütün yaratıcı müziği anahtarı kaybolmuş bir müzik kutusu misali ölmüştü."
Jack London
"Yenilgiyi peşinen kabul etmek demek, yarı yarıya yenilmek demektir."
Fyodor Dostoyevski
"İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur."
Nikolay Gogol
"Hayat dediğimiz ne? Acıların yer aldığı bir vadi. Dünya dediğimiz? Duygusuz insanlar kalabalığı."
Erkeklerin her türlü seçim hakkına sahip olduğu, kadınların ise bu seçimleri kabul etmek ya da reddederek sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı bir dünyada, hukuk alanında kariyer yapmak isteyen on altı yaşındaki Lizzie Bennet’ın işi çok zordur. Bir yandan annesinin bitmek bilmeyen evlilik ısrarlarına direnirken bir yandan babasının hukuk firmasında payına düşenlerle geleceğini şekillendirmeye çalışmaktadır.
Lizzie, Londra sosyetesini şoke eden cinayetin kariyeri için aradığı fırsat olduğunu düşünür. Araştırmaları sonucu yetkililerin masum bir adamı hapse attığına ikna olan Lizzie, cinayetle suçlanan adamın avukatı huysuz Darcy’ye rağmen cinayeti kendi başına çözmeye kararlıdır.
Ama dava karmaşık bir hâl aldıkça, elini kolunu sallayarak dolaşan katilin bir sonraki kurbanları olmamak için, Lizzie ve Darcy’nin birlikte çalışması kaçınılmaz hâle gelir.
Lizzie’nin çıkmazına hoş geldiniz:
Ya evinde oturup el işiyapacak ya da gözü kara bir katili bulmak için