"Kimi gün dünya haritasını gözümün önüne getiriyorum, sonra da üzerine seni uzatıp düşünüyorum: Bu dünyada benim ayakta kalabileceğim alanlar senin haritada vücudunun örtemediği yerler."
Stefan Zweig
"İçindeki her şey susmuş, yüreğinin bütün yaratıcı müziği anahtarı kaybolmuş bir müzik kutusu misali ölmüştü."
Jack London
"Yenilgiyi peşinen kabul etmek demek, yarı yarıya yenilmek demektir."
Fyodor Dostoyevski
"İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur."
Nikolay Gogol
"Hayat dediğimiz ne? Acıların yer aldığı bir vadi. Dünya dediğimiz? Duygusuz insanlar kalabalığı."
Dashwood ailesinin kaderi, on sekiz yaşındaki bilime hevesli Elinor’un babasını çalışma odasında ölü bulmasıyla karanlık bir çıkmaza girer. Babalarının yıllardır yürüttüğü dedektiflik bürosu, ailenin ortanca kızı Marianne’in de bir gün çalışmayı hayal ettiği yerdir. Ancak cenazenin ardından her şeyin üvey kardeşlerine ve onun sinir bozucu karısına kaldığını öğrenirler.
Babalarının bir cinayete kurban gitmiş olabileceğini düşünen Dashwood kız kardeşler, bir yandan ipuçlarının peşinden koşarken bir yandan da Londra sosyetesinde ayakta kalmaya çalışırlar. Babalarının şaibeli ölümünün ardındaki tekinsiz kişiler onların hayatlarına da yavaşça sızmaya çalışırken kız kardeşlerin işte ve aşkta kime güveneceklerini iyi düşünmeleri gerekmektedir.
Elinor ve Marianne’in hayatlarının en önemli davasını çözme zamanı geldi. Bu, karanlık çıkmaz sokaklara girmek, maskelerinin ardında gizlenen menfur kişilere kafa tutmak ve kalplerini kıracak sırlara ulaşmak anlamına gelse bile…